Ne Kazanır İnsan “Gerçeği” Kaybettiyse?
Bir ateş çemberinin içinden geçer bazen insan.
Çok acır canı. Derisi kavrulur sanki.
Bazen bilir, içten içe bir şeylerin hiç de yolunda gitmediğini! Ama “Mecburum” der.
“Mecburum, yoluma böyle devam etmeye…”
“Böyle gelmiş böyle gider…"
Bir düşün şimdi!
İçinde bulunduğun bu mecburi durum kendiliğinden mi oldu?
Durup dururken yani…
Gerçekten mi?
Maalesef böyle durumlarda hiç pay çıkarmaz insan kendine ama gerçek tam da orada gizlidir.
Neyi kazanmak için neyi kaybetti insan?
Kim bilebilir bunun cevabını, problemi yaşayanın kendisinden başka?
Haklısın şimdi!
Evet, artık gerçekten mecbursun uyuyabilmek için uyuşmaya…
Mecbursun, o adam tarafından aldatıldığın halde artık ona katlanmaya…
Çocuğun sana zulmettiği halde ona boyun eğmeye…
Bu onursuz yaşama devam etmeye…
Tavizlerin üzerine, yine yeniden taviz vermeye mecbursun…
Bunlar sonuçlardı ve artık mecbursun bunlara katlanmaya…
Neden mi?
Çünkü teslim etmiştin kendini sahte ilahlarına!
Çünkü feda etmiştin onurunu, o ufacık kazanç beklentisine…
Çünkü kurtarmak için gururunu, kaybetmiştin kimliğini…
Haklısın şimdi!
Mecbursun gerçekten!
Bir ömür ödediğin bedeli, kısacık o an için,
Anlık kurtuluşun için heba etmeye mecbursun!
Oysa böyle olmayabilirdi…
Hatırlasana!
Ne güzel bir fırsat verilmişti sana…
Ne güzel gösterilmişti gerçekler…
Duymak ve görmek istemediğin o apaçık gerçekler…
Herkesin bildiği ama kimsenin konuşmaya cesaret edemediği…
Normalleştirilen yanlışlar sana ne güzel gösterilmişti.
Hayatının, paranın, mutluluğunun bereketsizliği sana yaşatılarak gösterilmişti de görememiştin!
Görebilseydin keşke…
Çıkabilseydin, güçlenerek problemlerinin altından…
Güçlenebilmenin fırsatının o problemlerin arkasında olduğunu fark edebilseydin…
Şikâyet ederek,
Suçlayarak,
Kaçarak olmayacağını anlayabilseydin…
Aslında o kriz zamanlarında en önemli fırsatlar gizlidir de anlaşılmaz…
En net, en berrak görüntülerin o zamanlarda ortaya çıktığını bilmez, bilmek istemez insan…
Kim dost, kim düşman?
Kim çözüme odaklı, kim soruna?
Ne kadar gerçeğe yakınım? Ne kadar sahteye?
Yüzleşmek istemez!
“Ben var ya ben” diyenlerin, gerçekte kim oldukları tam da o zamanda belli olur.
Neler kazanmış, neler kaybetmiş çok net görünür.
Kriz biter, fırtına diner ve sahte yok olur.
Elde kalan gerçektir.
İşte o kadardır bugüne kadar biriktirdiklerimiz.
Allah yarattığı kuluna acı çeksin diye değil, öğrenebilsin diye verir o sıkıntıyı…
Oradaki sırrı çözebilsin, güçlenebilsin diyedir.
Bir seçim yapmasını ister!
Peki, insan ne yapar?
Onu Yaratanı kaybetmekten korkmaz da, o adamı kaybetmekten korkar!
Onu Yaratanı kaybetmekten korkmaz da, şöhretini kaybetmekten korkar!
Onu Yaratanı kaybetmekten korkmaz da, parasını kaybetmekten korkar!
Sonra?
Sonra der ki: “Allah bana yardım etsin!”
Gerçekten en çok gerçeğe ihtiyacımız olan bu dönemde ALLAH bize yardım etsin...