3.06.2020 19

Kabul Etmek İçin, Yeterli ve Sağlam Bir Delilin Var mı?

Diğerleriyle bağlantısı, ilişkisi olmayan bir ağaç nasıl sahteyse ve çürümeye mahkumsa; yargılar da böyledir. O yargıyı ispatlayan, ilişiğindeki diğer sebepler yoksa; bu sadece nefsi bir cümleden öteye gitmez. Ve nefsi cümlelerin kişiye değer katan, kişiyi yücelten bir karşılığı yoktur. Onlar insana sadece kayıp yaşatır. İnanarak söylense bile karşılığı yoksa, bir süreye kadar kişiyi oyalar, sonra da sönüp gider. Peki nedir; bir iddianın ilişiğinin olması durumu?

sample

 

 

Her gerçeklik, detaydaki sebeplerinin birleşip bütüne varmasıyla kendini ispatlar.?
Gerçekliği el örmesi bir kazak gibi düşünün… ?
İlmekler birbirini takip eder ve birleşir. Birleştikçe bir bütün ortaya çıkar ve bir kazak meydana gelir…?O kazağın varlığının delilleri ilmeklerdir. Ve her ilmek, diğer ilmeğin varlığını ispatlar. Bu yüzden aralarında bir bağ, bir ilişki vardır. Bu bağları takip ederek ilişki örgüsüne bakar ve kazağın gerçekliğindeki alt yapıyı anlarız. Ancak ilmekler yoksa, gerçekte kazak da yoktur.
Var diyorsam, sahte bir şeye inanıyorum demektir.
İşte insan, nefsinin isteğini haklı çıkarmak için bazen sahteyi, ispatı olmadığı halde gerçek sayar.
Bir şeyin var olmasını çok istiyorsam ve olmaması benim bir çıkarımı zedeliyorsa; ilmeklere bakmıyorum, test etmiyorum, kontrol etme gereği duymuyorum. İspatı olmamasına rağmen varmış gibi varsayabiliyorum. İsteğimin varlığını yeterli görebiliyorum, o şeyin var olması için…

İşte delilsiz ikna böyle bir şey…?
Bir şeyin varlığını kabul etmişim ama onun varlığını ispatlayacak delilleri kontrol etmemişim.
Veya deliller yok ama ben var kabul etmişim.

Evlenmek istediğim bir insan var; onunla evlenmeyi çok istiyorum …?
Peki, uygun bir eş adayı mı??
“Evet” diyorum
Peki, delili nedir??
Açıklayamıyorum veya geveliyorum…
“İyi biri, bana çok benziyor, onun yanında heyecanlanıyorum…”
Ama net bir şekilde şu, şu, şu delillerinden dolayı iyi bir eş adayı diyemiyorum…?Somutlaştıramıyorum delilleri…
“Güvenilir biri çünkü şu olayda şöyle tepki verdi” diyemiyorum.
“Vefalı biri çünkü şurada şöyle bir özelliğine şahit oldum” diyemiyorum.
“Ahlaklı biri çünkü şu vakada şu davranışına şahit oldum” yok…
Delilim yok ama ikna olmuşum.
Nedir bu?
Nefsi ikna… Bilinçli değil…?
Gerçekliğiyle ilgilenmiyorum, isteğimin gerçekleşmesiyle ilgileniyorum.?Oysa iyi bir eş adayı değilse, kesinlikle ilişkide zarar göreceğim ve mutsuz olacağım. Bu yüzden mutlaka delilleri kontrol etmem gerekiyor.
İnsan neden böyle bir şey yapar?
Kontrolsüz, ispatsız, dalı budağı olmayan bir şeye tutunur?
Çok istediği için…?
Peki, sonrası??
Olayın içine girdikten sonra ne olur??
İstek tatmin olduktan ve açlık doyduktan sonra bilinç açılır ve kişi görmeye başlar sahteliği.
Ve mutlaka nefsiyle seçim yapmış olmanın bedeliyle/yüküyle karşılaşır. Hayatın sınavı budur zaten…
İsteklerin başını döndürdüğünde bile, gerçekliği kontrol etmekten vazgeçmemek…
İsteğinin bir adım gerisine çekilip gerçekliği, güvenirliliği test etmek…
Çünkü bütün tuzaklar seçim yapmadan önce kurulur.
Ve bütün tuzakların önünde onu gizleyen bir hile vardır.
Ve isteklerimin fazla olması bu hileyi görmeme engel olur.

Eğer uzun zamandır işim yoksa...
Ve kimlik olarak kendimi yetersiz hissediyorsam…
Kimlikle ilgili bir zafiyetim ve açlığım varsa…
Çocuklarımın gözünde anlamsız bir baba, anlamsız bir anne olduğumu düşünüyorsam…
Sizce benim tuzağım nasıl olur?
Çok kârlı, çok zahmeti olmayan bir iş teklifi…
Üstelik tüm yönetimle ilgili kontrol bende…
“Fırsat bir iş!”
Peki gerçekten fırsat mı? Test ettin mi?
Delillerin neler?
“Teklifi yapan kişinin söyledikleri…”
Ama bu yeterli değil ki, insanlar çok güzel cümleler kurarak karşısındakini kandırabiliyor…

“Peki nedir yapmam gereken?”

İş ne kadar fırsat gibi gözükse de…
Benim ne kadar ihtiyacım olsa da…
Karşı taraf ne kadar benim isteklerime yönelik konuşsa da…
Mutlaka optimum bir süre koyup, sürecin gerçekliğini test etmek ve delil toplamak gerekir.
Asıl karar ise bundan sonra verilir.
Gerçekten bu iş fırsat mı yoksa tuzak mı? Önce bunu anlamak gerekir.
Gerçekten çalışma saatleri dediği gibi mi??
Gerçekten iş tanımı söylenilen gibi mi??
Gerçekten yapılan iş faydalı mı?
Test ettikten sonra asıl karar verilir.
İlk tanıştığınız süreçte delilsiz ikna, sadece nefsi bir iknadır.
Sonrasında mutlaka zarar veya acı yaşarsınız…

Ancak…

Delilleriniz var ve olumlu… Sürekliliği de var… Yani sürekli olumlu deliller var ve güven oturduysa…
Bu aşamada test edemeyeceğiniz bir konu geldiğinde, işte burada da geçmiş delillerin güvenirliliğini referans alıp, o konuyu kabul edersiniz…
Bu da sadakat testidir…
Yani burada kişi, delil olmadığı halde güveniyor mu, o test edilir.
Peki bu ne zaman olur?
Sürekli test sonuçları olumlu çıkan bir süreçte sizin çoğunlukla hayır gördüğünüz bir yerde…
Belli bir süre sonra “şimdi de sıra sende” derler…
“Biz güvenimizi ispat ettik…”
“Peki sana güvenebilir miyiz?” derler…
Yani ne zaman test etmeden kabul edilmez, ne zaman test etmeden kabul edilir, bunun bir ölçüsü vardır…

“O söylediyse doğrudur” deyip, düşünmeden ikna olan kişi büyülenmiş değildir. Daha önceki yüzlerce test sonucunun olumlu olduğu referansına dayanarak, şüpheye düşmeyen, sadakat gösteren kişidir.

Sürecin gerçekten sizi yücelteceğine dair delilleriniz var mı?
Delilleriniz ne kadar çeşitli?
Ve delilleriniz ne kadar güvenilir?

Sizin ikna tarzınız buysa,
Ne nefsiniz ne de insanların süslü cümleleri sizi kandıramaz…

Gerçekliğin önceliğini nefsine üstün kılanlardan olmak dileğiyle…

Yorumlar

Esra Alpay
31.12.2020

Nefsi ikna bilinçli ikna ayrımı çok güzel. İnsanları tanımak, durumu analiz etmek için de zaman vermek gerekirse belli ki... Teşekkürler.

Hayriye
4.08.2020

Teşekkürler

Makaleye Yorum Bırakın