FIRTINA EKERSEN DOLU BİÇERSİN
Dünyaya baktığımızda her şeyin bir sebebi ve bu sebebin de bağlı bulunduğu bir sonucunun olduğunu görürüz. Var olan her şey belli bir düzen içresinde varlığını sürdürmektedir. Nereye bakarsak bakalım bir sebep ve sonuç ilişkisi olduğunu görürüz sebepsiz hiçbir şey olmaz bu hayatta. Yağmurun oluşmasının da sebepleri vardır. Yağmurun oluşmasında 2 işlem gerçekleşiyor. Yoğunlaşma ve buharlaşma.
Güneş ışığının etkisi ile her gün yüz binlerce metreküp su buharlaşarak atmosfere doğru yükseliyor. Ve yükseldikçe soğumaya başlıyor. Öyle biran geliyor ki su buharı ısının çok düşük olduğu bir bölgeye geliyor. Soğuk hava katmanına rastlayan buhar tanecikleri havadaki toz parçacıklarına tutunarak su damlaları haline dönüşüyor. Bunlar birleşerek bulutları oluşturuyor. Bu su damlacıklarının yeryüzüne düşmesi yani yağmur oluşturması için belirli bir büyüklüğe gelmesi gerekiyor. Bu da yüz binlerce su damlacığının birleşmesi anlamına geliyor. Yeterli büyüklüğe ulaşınca yer çekiminin etkisiyle yere düşmeye başlıyor. Bütün bu anlattığımız işlemler ise ortalama 8 gün sürüyor.
Sizlere bir soru; yağan yağmurun süresi neye bağlı? Bir bulutun yarısı yağmur olarak yağar bu da tahminen 30 dakika sürer. Ama bulutlar devamlı oluşursa yağmur günlerce yağar.
Peki hava kapalı olduğu halde bazen yağmur yağmaz bunun sebebi ise; su damlalarının sıcak ve kuru bir hava katmanından geçiyor olmasıdır. Burada su damlaları yeniden buharlaşır ve yağmur oluşmaz.
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, sağanak yağmur yağarken ilk taneler her zaman daha iridir. Bunun sebebi de yağmur damlalarının yeryüzüne inerken soğuk ve nemli hava ile karşılaşmasıdır. Soğuk ve nemli katmandan geçen damlalar buharlaşmadan yeryüzüne inerler. Bu sırada hacim yönünden büyüdükleri gibi havanın nemini de aldıkları için daha da büyürler. Ve sağanak yağmurda ilk taneler daha büyük olur. Arkadan gelen damlalar ise nemi azalmış bir katmandan geçtikleri için ilk tanelerden daha küçüktür.
Yağmurun yağması için su damlalarının belirli bir büyüklüğe gelmesi gerektiğin söylemiştik. Bu da damlaların birbiri ile birleşmesi ile olmaktadır.
Tıpkı yağmur gibi oluşan her sonucun bağlı olduğı bir sebebi vardır. Sebepleri farkettiğmiz an herşeyi açıklayabiliriz.
İnsan doğaya bakarken bunu yapabiliyor ama kendi hayatı söz konusu olduğunda tesadüfler zinciri içinde yaşadığını zannediyor. Başına gelenlerin tesadüfen geldiğini düşünen insanında tek derdi haklı çıkmak oluyor haliyle.
Yaşamımızın sorumluluğuna almak yerine tesadüflere inanmak ya da elde ettiğimiz sonuçlar için başkalarını suçlamak insane kolay geliyor. Doğada gördüğümüz sebep ve sonuç ilişkisinın bizde de geçerli olduğunu fark edemiyoruz. Haklı olmakla o kadar meşguluz ki.. Oysa bizler de kendi oluşturduğumuz sebeplerin sonuçlarını yaşıyoruz. Hayatımızı değiştirebilmek için yapmamız gereken oluşturduğumuz sebeplere bakmak olacaktır. Cevapların dğişmesini istiyorsam beklemek yerine soruları değiştirmeliyim.
Sebeplerimiz değişirse sonuçlarımız da değişir. Bunun için bugün yaptığından farklı bir şey yapmalı insan.
Para kazanmak için çıkıp çalışmalı, dünyayı gezmek istiyorsam bunu nasıl yapacağım la ilgili araştırmalar yapmalıyım. Bunun için nasıl sebepler oluşturmalıyım ona bakmalıyım yani harekete geçmeliyim. Küçük büyük ayırt etmeden istediğim sonuç için sebepler oluşturmalıyım.
İnsan kendisini kurban olarak görür öyle zanneder. Bir ömür süregelen mutsuzluğunu ve başarısızlığını koşullara ya da başka insanlara bağlar. Oysa insan bugün böyle olmasının nedeninin dün oluşturduğu sebepler olduğunu farketmelidir. Bunu demedikçe farklı bir yaşam elde edemez. Ailesinde işinde ilişkisinde hayat şartlarında uğraştıklarını bakarak ya da elde ettiği sonuçlara bakarak oluşturduğu sebepleri fark edebilir. Böylece sebepleri değiştirebilir.
İnsan yaşadıklarını doğru değerlendirebilmek için neyin doğru neyin yanlış olduğunu da bilmek zorunda. Sistemin nasıl işlediğinin fark etmek zorunda. Sistem fayda verme üzerine kurulmuş. Bşkalarından beklemeyi ve bunun içinde başkalarını suçlamayı bırakmalı insan;
‘’ keşke eşim daha sabırlı olsa.. ‘’ keşke evladım daha çalışkan olsa.. ‘’ keşke daha farklı bir yerde doğsaydım. ‘’keşke…
Ne zaman ki bakış açısı değişir kurduğu cümlelerde değişir işte o zaman dünyam değişir.
Bunun için sebep-sonuç ilişkisini fark etme ihtiyacım var. Küçük büyük kibirlenmeden doğru sebepleri oluşturma ihtiyacım var.
Güneşe bakıyorum her sabah doğuyor, kuşlar ötüyor ve tüm canlılar üzerlerine düşeni harfiyen yerine getiriyorr. Peki ya ben?
Ne kadar üzerime düşeni yapıyorum? Nereye kadar sözüm geçiyor?
Sözüm sadece ödediğim bedele oluşturduğum sebebe geçiyor.