BELİRSİZLİĞİ BELİRGİNLEŞTİRMEK…
Hayatın içinde öyle anlar vardır ki insan karar vermekte zorlanır.
İleri adım attığında neyle karşılaşacağını öngöremediği için seçim yapmak zor gelir. Karar verme güçlüğü kişinin ya kendisinden ya da kendisi dışındaki şartlardan kaynaklanır.
Kendisiyle direkt alakalı olan kısım; bir işin başlangıcındaki zorluğu yaşamak istememesindedir. Çünkü faydalı olan işlerin ortak özelliği başında zorluk, sıkıntı barındırmasıdır.Onun yerine kendisine keyif verecek seçeneği tercih etmek ister. Ancak insan her seferinde keyifli olanı tercih ettiğinde hayatında faydayı elde edemez.
Çünkü faydalı işlerin başında bize keyif vermeyen bir dönemi atlatmak zorunda kalırız
Ders çalışmaya başlamak, spor yapmaya başlamak, para biriktirmeye başlamak gibi...
Başında zorluğa katlanılamayan bir yolda ilerleme ve yükselme olmaz.
Zaten hayatımızda uzun süre bize acı ve sıkıntı veren tüm seçimlerimizin başında da keyif alma isteği yok mudur?
O halde karar verme güçlüğünde bizden kaynaklanan etken, işin başında görünen sıkıntıyı yaşama ya da bizi rahatlatan seçenekler arasında tercih yapamıyor olmamız. Temizlik yapmak mı, film izlemek mi?…
Peki karar verirken daha çok bizim dışımızdan kaynaklanan durumlar nedir?
İnsan, neyin ne olduğunu anlayamadığında, ne yaptığında neyle karşılaşacağını kestiremediğinde karar güçlüğü yaşar.
Hareket etmek mi, etmemek mi?
İşte daha çok bizim dışımızdan kaynaklanan ve seçim yapmamızı zorlaştıran bu durum belirsizlik halidir.
Berlirsizlikle karşılaştığımızda olayları ve kişileri değerlendirme marifetimizi kaybederiz. Bu tıpkı içinde ne olduğunu bilmediğimiz paketli bir gıdayı tükettiğimizde fayda mı zarar mı göreceğimizi anlayamamamız gibidir.
Ancak onu tüketip uzun vadede bizdeki etkilerine bakarak değerlendirme yapabiliriz.
Peki böyle bir vaziyette insanın hata yapmama olasılığı nedir?
Çok düşük...
Paketin üstünde içerikle ilgili yazılı bilgi olduğunu farzedelim.
Niyeti kötü olan biri içeriğe zarar verici maddeler koyup dışında da bunları faydalıymış gibi gösterdiğinde, gerçeği anlayabilme ihtimalimiz nedir?
Çok düşük...
O halde belirsizlikte yaptığımız bir hamleden zarar görme potansiyelimiz yüksek.
Belirsizlikte yaptığımız hamlede aldanma ihtimalimiz yüksek.
Bize zarar verip kendisi fayda elde etmek isteyen kötü niyetli birinin kullandığı yöntem de bu değil midir zaten?
Belirsizliği arttırmak, olayları anlayamayacağımız, irdeleyemeyeceğimiz şekle çevirmek…
Tıpkı bozuk domatesleri hızlıca paketin içine koyup üstüne de birkaç tane parlak olanından yerleştiren satıcı gibi.
Verdiği ürünü değerlendiremiyor olmamız için hızlı hareket eder. Bir taraftan da bize bir şeyler Söyleyerek dikkatimizi başka yöne çeker.
Ki paketin içindeki domatesleri kontrol etmek ancak eve vardığımızda aklımıza gelebilsin.
Aldandığımızı ancak iş işten geçtikten sonra anlayabilelim.
Demek ki belirsizliği arttırmak, bizim zararımızdan fayda elde etmek isteyen birilerinin kullanabileceği bir yöntem. Ve hep de işe yarar...
O halde insanın karar verme güçlüğünü, aldığı karardan emin olma meyilini arttırmak için yapılması gereken nedir?
Belirsiz olanı belirginleştirmek.
Anlaşılmaz olanı, anlaşılır hale getirmek
Pusu, sisi kaldırmak…
Bunun yolu nedir?
Belirsizlikle başetmenin yolu;
O konudaki ilmi arttırmaktır.
İlim, deneyimsel bilgidir. Bir olayı anlayabilmek, belirginleştirmek için deneyimsel bilgiye ihtiyaç vardır. Zira deneyim, gerçeğin açığa çıkarılmasıdır.
Nasıl mı?
Her davranışın neticesinde davranışa maruz kalan tarafta bir etki oluşur.
Bu etkiyi gözlemleyerek davranışın değerlendirmesi yapılır.
Diyelim ki saksıda bir çiçeğimiz var.
Ancak bu çiçek bize hediye edildiği ve hediye eden bilgi vermediği için hakkında ilmimiz yok.
Her çiçeğin suya, güneşe vs ihtiyacı olduğunu biliyoruz ancak bu çiçeğin ne kadar suya ne sıklıkta ihtiyaç duyduğunu, güneşte mi gölgede mi rahat ettiğini bilemiyoruz. Belirsizlik hali söz konusu…
Herhangi bir teknolojik kaynaktan da veri elde edemediğimizde çiçeği sular ve birkaç gün sonra toprağına bakarız. Yapraklarını varsa çiçeklerini inceleriz, suya ihtiyacı var mı, yok mu diye... Su verme davranışımız onun üzerinde bir etki oluşturur... Canlanır ya da çürümeye başlar. Bunun sonucunda bir değerlendirme yaparız. Ya ihtiyacı kadar su vermişizdir ya da ihtiyacından fazla. Bundan sonraki davranışımıza bu değerlendirmeye göre karar veriririz. Daha sık sulamak ya da daha az... Gölgeye koymak ya da güneşe çıkarmak. Böylece onunla ilgili zihnimizdeki belirsizlik kalkar ve nasıl davranmamız gerektiği konusunda eminliğiniz artar. İki tarafın da fayda göreceği sürekli bir ilişki başlar.
Denilebilir ki; bütün bunlara ne gerek var, çiçekçiye sorar nasıl bir davranış sergilememiz gerektiğini anlayabiliriz.
İşte deneyimsel bilgi transferi bu işe yarar. Bir konudaki belirsizliği, o konuda tüm taraflar acı, sıkıntı çekmeden, zaman kaybetmeden kaldırmaya yarar.
İnsan belirsizlikte çok yorulur. Zihin zorlanır, kişi yıpranır. Ya belirsizliğin verdiği gerginlikle yaşamaya alışır, sürekli yüksek tansiyonla gezen bir insan gibi. Ya da belirsizlikten kurtulmak için iyi değerlendirme yapmadan karar verir. Ancak aldığı karar çok yüksek ihtimalle sonrasında pişmanlık duyacağı bir karardır.
O halde yaşamdaki konforu arttırmak, karar alabilme marifetini arttırmak, hedeflerimize ulaşabilmek için öncelikle işin başındaki fayda ve keyif arasında doğru olan seçimi yapmak. Ancak bununla birlikte o konudaki belirsizliği ortadan kaldırmak şarttır. Her iki yön… Hem içeriden hem dışarıdan…