Asıl İhtiyacım Olan Şey…
İnsan bazen gerçek ihtiyaçlarını fark edemez. İhtiyacının eksikliğini yaşar ama yaşadığı eksikliğin o ihtiyaçtan kaynaklandığını anlayamaz. Ta ki ihtiyacı giderilinceye kadar… Tam da o zaman anlaşılır; meğer eksik olan şey ne önemli bir ihtiyaçmış…
İşte “Tutarlılık” arayışı böyle bir ihtiyaçtır…
İnsan dile getiremez onu ama hayatın içinde, olayların içinde, ilişkilerin içinde aradığı şeydir tutarlılık…
Olayların, mesajların, davranışların, bilgilerin çelişkili olmaması…
O durumda hep aynı karşılığın olması, tutarlılıktır.
Bir şey tutarlıysa şaşırtmaz, yanıltmaz ve kafa karıştırmaz.
Bir hata yapıldığında olumsuz geri bildirim alınıyorsa ve her o hatada bu tekrarlanıyorsa bu tutarlıdır. Ancak hata yapıldığında bazen olumsuz, bazen olumlu geri bildirim alınıyorsa insanın kafası karışır.
Bir çocuğun ebeveyninden beklediği şeydir tutarlılık…
Bir yanlış yaptığında anne-baba bazen kızıyor bazen kızmıyorsa çocuk bir şey öğrenemez. Çünkü verilen geri bildirim tutarsızdır. Oysa yanlış, tüm zamanlarda yanlıştır. Öğrenme için annenin de babanın da tüm zamanlarda aynı karşılığı vermesi gerekir. O anki ruh haline göre gerçekliği bozmak karşı tarafa zarar verir.
Bir insanın diğer insana güvenebilmesi için gereken şeydir tutarlılık…
Bir insan var ki, kendisine iyilik yapıldığında bazen teşekkür ediyor, bazen hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsa, davranışı tutarsızdır. O konuda o insana güvenilemez çünkü o durumda ne yapacağı çelişkili, tepkileri değişkendir.
Oysa güven veren insanların hangi durumda ne yapacağı öngörülebilir. Bir stili vardır bu insanların; keyfe göre o stili değiştirmezler. Yanlışa verdikleri tepki bellidir, doğruya verdikleri tepki bellidir. Söz verdikleri zaman yapacakları şey bellidir, iyilik gördüklerinde yapacakları şey bellidir. Dolayısıyla davranışları tutarlı olan insanlar sizi şaşırtmazlar.
İnsanın önemli bir ihtiyacıdır tutarlılık…
O şartlarda hep aynı işleyişi, aynı tepkiyi görmek…
Bahar geldiğinde doğanın hep aynı tepkiyi vermesi…
Gece güne dönerken güneşin hep doğudan doğması…
Yıldızların, suyun, karıncaların o şartlarda hep aynı tepkileri vermesi…
O şartlarda hep aynı cevapları görebilmek…
İşte bu tutarlılıktır.
İnsanı şaşırtmazlar. Ne zaman, Ne olduğunda, Neyle karşılaşacağını bilir insan…
Peki, bu ne işe yarar?
Tutarlılık olmasaydı sebep sonuç ilişkisi kuramazdık.
Yaratılanlar arasındaki ilişkileri anlayamazdık.
Her şey her seferinde değişken olsaydı öngörüde bulunamaz, tedbir alamazdık…
Gerçeklik sana göre, bana göre değişken olsaydı strateji üretemezdik, tavsiye veremezdik ve ilim yapamazdık.
Herkes her şeyi o an öğrenmek zorunda kalırdı. Ve öğrendiği bir şeyi tekrar kullanamazdı.
Tutarsız ve çelişkili olanı, insan doğası gereği sevemiyor. Tutarsızlığın içinde rahat edemiyor, kafası karışıyor, çözüm üretemiyor.
Tutarsızlık çıkmaz bir sokak gibi…
Nasıl tutarsız davranışları olan insanlara güvenemiyorsak tutarsız olan bilgiye de güvenilmiyor.
İnsan, özünde hiç değişmeyen, aynı durumda hep aynı sonucu veren bilgiyi istiyor.
Aynı konuda herkes farklı bir şey söylendiğinde:
“Peki, hangisi gerçek?” diye insanın sorma sebebi işte bu yüzdendir.
“Peki, hangisinin dediğine inanmalı insan?”
“Peki, hangisine teslim olabilir insan?”
Zamana göre, insanların kişisel fikirlerine göre, konu başlıklarına göre değişmeyen…
Tüm zamanlarda, tüm insanlarda, tüm konularda hep aynı karşılığı veren bilgiye…
Tutarlı içeriğe…
Çünkü o bilgi insanı ortada bırakmaz, bir öyle bir böyle davranmaz, kimseyi kandırmaz…
O dimdik bir şekilde, tüm baskılarda, hep aynı şeyi söyler…
İşte bu yüzden ona güvenip teslim olabilir insan…